18.12.2008

İki yanağı olan her yumuşaklık 'surat' değildir!


Birine küfrederken ‘köpek’ kelimesini kullanmadan önce iki kere düşünün diye yazıyorum bu yazıyı. Keyfimden değil vallahi, stresimden...Gittikçe köpekleşerek yaşlanmakta oluşumdan.

Köpeklerde kıskançlık ve adalet duygularının varlığı, Viyana Üniversitesi’nde bilimsel olarak kanıtlanmış.

Deneyler sırasında, hakettiği ödül verilmeyen köpek, verilen görevi artık yerine getirmez olmuş. Ben de son zamanda Gazeteport’a yazamaz olunca köpekleştiğime kanaat getirdim.

İki köpeğe, bir parça yemek karşılığı el sıkma hareketi öğretilmiş. Köpeklerin ikisi de el sıkma hareketini yaptığı halde, birine yemek verilip diğerine verilmemiş.

Ödüllendirilmeyen köpek, öğrendiği tokalaşma hareketini yapmayı bırakmış, stres belirtileri göstermeye başlamış.

Köpeklerde, insandan öte bir adalet duygusu da varmış. Adaletsizce ödüllendirildiklerinde tepki gösteriyorlarmış. Hak etmedikleri halde verilen ödülü almıyorlarmış. Kendimi çok köpek gördüm ey Aziz and Azize okur!

Bir haber sitesinde ‘Köşeyi dönen internet yazarları’ haberini okuyunca, Gazeteport’la bir buçuk yıla yakındır sürdürmeye çalıştığım arızalı ilişki nedeniyle yaptım ‘köpekleştiğim’ saptamasını.

Hadi de küresel kriz yaktı, hedge fonlar kül oldu, sponsor dağa kaçtı, köpeğe verdiğin zaten çeyrek tabak mama, onu da veremiyorsun... bari kafasını, kulaklarını falan okşa da, kendisini mekâna ait hissetsin.

Bilâ bedel elini uzatıp, hala el sıkma hareketini yapmaya çalıştığı için köpeğe bir teşekkür et...allah rızası için, soru sorduğunda iki satır bir açıklama yap köpeğe! Ama sen de haklısın! Köpek muamelesi çekeceğin işin başından belliydi de hayvandır, yanıldı işte.

Köpek dediğin zaten haketmediği ödülü almıyor. Bari yazdığına iki satır cevap ver de havlatma hayvanı. Bırak köpeğin el sıkmayı öğrenmek için harcadığı emeği, zamanı, günde on saat makina başında okuyup yazmak için gözünü kör ettiğine, belini yamulttuğuna değer mi bir onu düşün.

Hani yazan ‘Bugünkü falınızda yol görünüyor’ yazıp -o gün bok yoluna gideceğinizi ima ederek- köşe dolduruyor falan olsa, çek önünden tabağı, vur kıçına tekmeyi, koy yerine başka bir köpeğin adını.

İnternet siteleri ‘köşe yazarı yetiştiriyor’muş da, sonra o internet yazarları, matbu gazete köşelerine transfer oluyorlarmış da ‘köşe dönüyorlar’mış.

Yalan! Külliyen yalan!

İnternet sitesine köşe yazarken köşe dönen yazar sayısı, sırf misyoner pozisyonunda sevişmek için Hristiyanlığı seçen kişi sayısı kadardır. Sıfır, zilch, nil....

‘İnternet sitesi köşe yazarı’ dediğin bedavaya çalıştırılan sigortasız işçidir.

Vakti, emeği sömürülerek rating zıplattıran bir çeşit trombolin,

Okurla tanınmaya çalışan site arasındaki ‘nexus’tur.

Her yazar elli tanıdığına mail atıp ‘Bilmemhangi sitede yazıyorum’ der, o elli tanıdık onar kişiye ‘Halamın oğlu/amcamın kızı/bizim okul mezunu bilmem kim bilmem nerede yazıyor’ maili atar, olur sana çömez yazarın siftah yazısında beş altıyüz konserve okur. O sitenin on tane yazarı olsa yuvarlak hesap 5000 tık sırf yazılardan alır. Eh her okur en az iki sayfaya daha tıklasa günde 15-20 bin tık eder.

Hele bir de Yazar Yarışması numarasına yatarsan, su içinde helalinden günde 50-100 bin tıkın var!. Siteye reklam da çakmaya başladın mı, Nokia telefonu kardeşine verir Blackberry, iPhone falan edinirsin. Doğan görünümlü Şahin’i zaten siteye ‘gazete’ adını verdiğin gün BMW’yle takas ettin. Uçak biletini de ekonomi’den business’e değiştirdin mi tamamsın kurban! Medya patronusun!

Gelsin denek köpekler, tabağı koy önüne-çek önünden, koy-çek, koy-çek. Yanlış hareket yaparsa arada elektrik de ver...

Osuruk nasıl başarısız bir kıçı konuşturma çalışmasıysa, bazı sitelerde yazar olmaya/kalmaya çalışmak da öyle başarısız bir çalışmadır...’Kardeşim sana şöhret sağlıyoruz ya, daha ne istiyo’sun?’ hakaretini göze almadan yapmaya kalkılacak iş değildir.

Şöhret isteyen tek Arapça porno dergi Ceset’e (Jasad=vücut) yazar, tek yazıda şöhreti kuyruğundan yakalayıp ikinci yazıda şöhretin ümüğüne çöker.

Her neyse Aziz and Azize okur! İki yanağı olan her yumuşaklığa surat denemeyeceğinden, adında ‘gazete’ olan her site de gazete değildir. Bendeniz de köşe yazarı değilim zaten.

Kurduğu uzun cümleler pps dosyaya dönüştürülüp, fonda hüzünlü ud müziğiyle yüzlerce mail adresine forward edilemeyen, adalet ve kıskançlık (kolay hazmedebilenleri, itaat edebilenleri kıskanmak) duyguları gittikçe keskinleşen, muntazaman köpekleşen ama köpek muamelesine tepkili, orta yaşı geçkin, kendi halinde (!) bir kadınım.

Yunanistan’daki isyanlardan ne anladım (Asteriks’in köyü Galya’nın ‘fakellaki’ mezesi), Akepe’nin Alevi başlara ördüğü çorap açılımını nasıl yorumladım (Alevi Marksizmi AKP pragmatizmi) vs. onları da www.habercek.com la www.yaprakdergi.com a yazdım. Bugün seri üretime geçtik anlayacağınız. Köpekliğimizden.

Şimdi gidiyorum. Hemzemin Kitabevi’nde, kenef duvarlarına yazan Tosun’un imza günü varmış. Kendisine köpekleşmeden şu alemde varolmanın sırlarını soracağım.

Tosun son vecizesini Vancouver metrosunun Langara istasyonu kenefine yazmış: ‘But sıkmakla .m daralmaz’.

Araştırdım, soruşturdum, ‘olmayacak şeylerden tasarruf etmeye çalışmanın beyhûdeliği’ne

dair bir sözmüş! Faideli...Mecidiyeköy otobüs durağına tebeşirle yazacağım.

Musevi okurun Hanukka’sı, Hristiyan okurun Krismis-i Şerif’i mübarek olsun!

Ne zaman kadın oluruz

‘Her biri birbirinden enteresan’ pozlar vererek, akılla yapılacak işlerden para kazanmaya çalışmadığımız zaman. Ya da çalıştığımız zaman...artık bilemiyorum!

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayırlu uğurlu olsun da kendine yaptığın yakıştırmayı beğenmedim. En azından kendi Bindebir'ime...Ben seni sadece buradan takip edeceğim.Ben de sayfamı vereyim ara sıra gel...http://turkkadinlari.blogcu.com/
Saygı ve sevgilerimle
ECEHAN DİLEK GÜRALP

Adsız dedi ki...

Yüreğini öpüyorum...Ecehan

Adsız dedi ki...

harikasınız kelimelerinizle resmen düzüyorsunuz.blogu yeni buldum ama sureklı takıp edeceğim sizi, lutfen yazın siz, hep yazın.